Blogda Ara

25 Haziran 2016

Türk Devletine (ne olursa olsun) Canım Kurban !.....

Türkiyede Türk devletini ilgilendiren en anlamsız  olayda  bile kayıtsız  şartsız devletin yanında yer alan  Çerkesler çıkıyor....

En basit olayda, devletin kendisinin  bile  kaale almayacağı  şeylerde bile birileri zart diye  ortaya  çıkıyorlar....

‘- Yediğimiz kaba pislemeyiz’ gibi absürt şeyler söylemeye  başlıyorlar...


Bazılarımızda  kendilerini hemen karşı cephe  oluşturmak durumunda hissediyor...

***



Yapmayın etmeyin, bunlar bizim  insanlarımız....

Türk devletine kayıtsız şartsız, haklı haksız demeden bağlılığını,  şükranını  sunanların da  bir  geçmişi var...

Evlerinde, babalarından onlarında kendi atalarından gördüğü; Türk Devletine  sonsuz şükran duyulan ortam var...

***



Çerkesler köleleri de olan sınıflı  bir yapıya  sahiptiler...

Bu  yapının Bzıyko Zavo gibi ciddi, uluslarası desteklerin alındığı (Rus ve Türk  devletlerinden) iç savaşla törpülendiği bölgelerde dahi vatanımızdan ayrıldığımız son  güne kadar köleler vardı...

Baş bedelini duymuşsunuzdur, ŞHAVASE denilen şey....

Bzıyko  Zavo, sınıfları ortadan kaldıramadıysa  dahi, baş bedellerini eşitlemişti, baş  bedeli - diyeti sınıfına bakılmadan eşitlenmişti...

Etkisi taa sahilden  Elbruzun zirvesine  kadar olmuştu, bu  savaşa iştirak etmeyen  bölgelerde dahi kimse benim  ‘sülalemin her bir ferdinin  diyeti 500 sığır’ diye böbürlenemez hale gelmişti...

Bir sülalenin diyet  bedeli 50 sığırken diğerinin 10 veya  daha az olduğu ortamdan, her bir ferdin diyetinin  eşitlenmesi az bir gelişme değildi...

Allah  muhafaza bu  savaş olmamış olsaydı....

Bir düşünsenize Uzunyaylada, Düzcede bu gün bile lavuğun birisi benim  diyetim  100 sığır diye böbürlenip dolaşmazmıydı..

***



Uzun lafın kısası, vatanımızdayken  toplumsal olarak bu sorunu çözme yolunda oldukça çok ilerlemiş olmamıza rağmen hala kölelerimiz var olmaya  devam ediyordu...

Kölelerin en  az sayıda olduğu  varsayılan Şapsığ-Abdzahlarda dahi bu  oranın  yüzde yirmiye  kadar ulaştığı dahi ifade edilir...

Elbette, yazılı kayıtlara sahip değiliz, hiç  bir  oranı  kanıtlayacak imkanımız da yok...

Ama az sayılmayacak bir oranın var olduğunu  hepimiz biliyoruz...

***



Sürgün sonrası, bizim kendi elimizde olmadan bu sorun çözülmüştü....

Türk  devleti Çerkeslerin  kölelerini özgür kıldı.....

Şimdi size şaka gibi  geliyor olabilir ama durum  böyle...

Hiç şaka değil, Çerkes toplumunun  geneline yayacak olursak en az yüzde yirmisi özgürlüğünü TÜRK  DEVLETİNE  BORÇLU...

Bunun anlamı  ne biliyormusunuz, etrafınızda gördüğünüz en  az her beş Çerkesten birisinin dedesi TÜRK DEVLETİNE canla başla minnettardı, hayal bile  edemeyeceği bir şeyi TÜRK DEVLETİ ONA BAHŞETMİŞTİ...

Arkadaşlar  bu şaka değil...

Rusya içinde durum neticede çok farklı  değil, Rusyada da kayıtsız-şartsız devlete böylesi bir minnetle bağlı olanlar  var...

Rusya sınırları içerisinde kap-kacak  edebiyatı yapan olmadığını düşünüyorsanız  yanılıyorsunuz...

***



Bunun üstüne  yüzyıllık asimilasyon politikasını, okullarda her  sabah beyinlere çakılırcasına  ettirilen yeminleri ilave edin...

İşte bu  yüzden birisi ‘Türk Devletine (ne olursa olsun) kayıtsız, şartsız Canım Kurban!’ veya ‘kabıma pislemeyeceğim’ vs  dediğinde galeyana gelmeyin...

Asimilasyon politikası  yanısıra toplumsal yapımızdaki en büyük  sorunlarımızdan  birisini kendi kendimize çözmemiş  olmamızın  getirdiği bir  vaka ile karşı karşıya gelmiş olma  olasılığınızda var...

Lütfen, böylesi kişilerin üzerine  fazla gitmeyin..

Onun Çerkesce bilen babası, Çerkesceden başka  bir dil  ve kültür dahi bilmeyen  dedesi bile TÜRK DEVLETİNİN  KAYITSIZ ŞARTSIZ savunucusu olabilir...

Bu onun ve atalarının Çerkes  olmadığı, Çerkeslik  düşmanı oldukları  falan anlamına gelmez...

Bu  zihniyetin altında yatanlar arasında yer  alan bu özel hususu atlamayın...

Özgürlükten daha değerli bir şey yoktur....

***

Çerkesçeymiş, Çerkesçe okulmuş, zartmış-zurtmuş köle bir insan için bunlar hiç ÖZGÜRLÜKLE, köleliğinin (anam babam  bildiğin köleliğin) kaldırılmasıyla kıyaslanabilir mi.... 

Alınır satılır  olmamakla bunlar kıyaslanabilir mi?

Durumu  anlayın, öyle  davranın, kap kacak edebiyatının altında sadece asimile olmuşluk yatmaz.

Bu yüzden böylesi zorlu  bir geçmişten-kültürden ev-aile  ortamından o  derin  minnet duygusunun hakim  olduğu  ortamdan gelmiş insanlarımızı silip atmayın...

Yavaş,  yavaş gün be gün, bu sıkıntıyı da açaşacağız.

Kaybedilecek  bir adet  dahi ferdimiz yok....

Hoş görü ile, hangi sebepten olursa olsun kayboluşa yaklaşmış her bir ferdimizi kazanma mücadelesi vermemiz gerekiyor.

AÇUMIJ Hilmi